Unutamadığınız filmler...
“Goodfellas” mesela. Scorsese’nin hemen hemen bütün filmleri. “Goodfellas”ı özellikle söylüyorum çünkü bir hafta boyunca her gece yatmadan önce onu izledim. Onun dışında bir sürü film var. Aksiyon filmleri içinde “Face off”u bir klasik olarak nitelendirebilirim. “Dövüş Kulübü”nü çok beğendim. Avrupa sinemasından “Before the Rain”, “Şarküteri”, “La Haine” sevdiğim filmlerdi. “Amelie” de çok güzel film ama bende kötü bir hatırası var.

Hangi oyuncuları beğenirsiniz?
Türkiye’de benim jenerasyonumdan yeni yeni tanınmaya başlayan genç bir oyuncu var. Fırat Tanış. Onu çok beğenirim müthiş bir yetenektir. Haluk Bilginer. Ama benim idolüm Bülent Emin Yarar’dır. Dünyadan Marlon tabi, yani aslında benim onu beğeniyorum demem bile ayıp, son peygamber Marlon diyebiliriz belki. Jean Reno’yu beğenirim. Şimdi bunlar geliyor aklıma.

Hangi yönetmenleri seversiniz?
Aslında ben çok çok iyi bir sinema izleyicisi değilim ama tabi film izliyorum. En son Minority Report’u izledim. Müthiş bir şey, daha ne kadar ileri gidebilirler artık diye düşündüm. Fakat sonra bunun da üzerine çıksalar bile, o endüstrinin ya da o endüstrinin ürettiği filmlerin artık çok önemli filmler olmadığına kanaat getirdim. “Matrix” itibarıyla bu böyle galiba. Evet yani, süperler, süperler ama insandan ve doğasından giderek uzaklaşıyorlar. Onun için Spielberg iyi bir yönetmen ama çok da iyi değil artık. Avrupa sineması insana daha yakın geliyor. “Dönüş Yok”un yönetmeni Gaspar Noe’yi beğeniyorum. Scorsese ve David Fincher da sevdiğim yönetmenler.

Bir filmden yarısında çıktığınız oldu mu?
Hayır olmadı ama denk gelmedi herhalde, yoksa kimse bir şeyi zorla izlemek zorunda değil parasını da verdikten sonra hele. Bizde alışkanlıktır oyunlarda da hep alkışlanır, ama ben böyle bir şeye inanmıyorum aslında, beğendiysem izlerim beğenmediysem çıkarım.

Çocukluk kahramanınız kimdi?
Musti.

Yalnızlığı mı tercih edersiniz kalabalıkları mı?
Bazen ikisine de çok ihtiyaç duyuyorum. Kalabalık her zaman hoş değil, yalnızlık da öyle.

Küsüp somurtur musunuz, yoksa bağırıp çağırır mısınız?
Adamına göre… Bağırıp çağırırım evet. İkisi de… Çok takıntılı bir adamdım, agresif de denebilirdi benim için ama son zamanlarda öfkemi kontrol altında tutuyorum, daha önce bakmadığım yönlerden bakıyorum olaylara.

Çalışmadığınız akşamlarınız nasıl geçer?
Setin dışında olduğun her anı odamda, bilgisayar başında geçiririm. Şimdi bir perdesiz gitarım var onunla uğraşıyorum, onu bırakıp bilgisayarın başına geçiyorum. Şu an oynadığım dizinin kamera arkası görüntülerini bağlıyorum klip halinde. Bir tane kısa film projem var. O kadar çok çekmek istiyorum ki bu filmi. Onun dışında dün de kendime bir ney aldım. Türk müziğine, alaturkaya çok düşkünümdür. Üretim içerisinde olmak beni mutlu ediyor. Küçük küçük şeyler bağlayıp animasyonlar yapmayı, yeni yazılımları ya da yeni bir enstrümanı çözmeyi seviyorum.

Sabah uyanınca ilk iş ne yapıyorsunuz?
Bunu Jack Nicholson’a sormuşlar, kalkarım, elimi yüzümü yıkarım sonra evime giderim demiş.

Siz ne yaparsınız?
Hatırlamam çünkü ben kalkınca uyanmıyorum.

Hangi konuda zayıf hissedersiniz kendinizi?
Oyunculuk konusunda.

Hangi konuda güçlü hissedersiniz?
Oyunculuk. Aslında bu zamana göre değişiyor. İnsanın depresif olduğu ya da kendi iç motivasyonunu sağlayamadığı anlar oluyor ve o zaman kendini b.k gibi hissediyorsun. Bu son dönemlerde genelde böyle oluyordu ama sinirimi kontrol etmeye başladım ve birçok şeyi kendi içimde hallettim. En çok bilgisayar konusunda iyi hissediyorum herhalde kendimi. Daha doğrusu bir şeyler başardığım an kendimi iyi hissediyorum, öyle diyeyim çünkü bu konuda iyiyim demek ayıp.

Ölümden sonra ne var?
Karanlık herhalde.

En çok neden korkarsınız?
Üretkenliğimi kaybettiğim an çok korkarım herhalde.

En büyük hayaliniz ne?
Bir film çekmek.

Mutlu aşk var mı?
Hiç sorulacak soru değil bu yani.

Niye?
Mutlu aşk yaşanırken var belki yani ama aşk kalıcı olmaz ki kesinlikle…

Hangi kent özeldir?
İstanbul.

Hayatınızın filmi çekilecek olsa adı ne olurdu?
Mecalim yok.

Alışverişle aranız nasıldır?
Süper. Özellikle de kendimi çok kötü hissettiğim anlarda. Aram iyidir yani çok severim alışverişi. Param olduğu zaman elektronik şeylere yatırmaya bayılırım.

Sigarayla ve içkiyle aranız nasıl?
İçkiyle aram normal. Özel bir şey olduğu zaman ne kadar içiliyorsa ben de o kadar içiyorum. Sigarayı azaltmaya çalışıyorum. Çalışırken çok içiliyor.

Şu anda doların kaç TL olduğunu biliyor musunuz?
Hayır, yani 1600lerde bir şey olabilir.